Dilekler, içtenlikle istenince gerçekleşen hayallerdir...
Hayata yeniden tutunmak için önünde yirmi dilek duruyordu...
Kâğıda döktüğü yirmi hayal...
Acı çekmektense geleceğe umutla
bakmasını sağlayacak yirmi ihtimal...
Artık bir sonraki güne
güzel duygularla başlamak için hazırdı, çünkü gerçekleştirmesi gereken hayalleri
vardı. Çünkü hayat her şeye rağmen yaşamaya değerdi...
Hayatınızda çok isteyip de gerçekleştiremediğiniz şeyler mi
var?
O halde hemen kâğıdınızı kaleminizi alın ve dilek
listenizi hazırlamaya başlayın...
"En katı
yürekli okuyucular bile kendilerini bu umut dolu romandaki unutulmaz karakterler
için gizlice gözyaşlarını silerken ve kendi dilek listelerini hazırlarken
bulacaklar."
Booklist
"Konu özel, unutulmaz bir yer ve onurlu, güçlü
karakterler yaratmaya geldiğinde kimse Debbie Macomberdan daha iyi olamaz."
BookPage
"Macomberın kullandığı dil ve olumlu anlatımı sizi sevdiğiniz
koltuğunuz kadar rahat ağırlıyor."
Publishers Weekly
"Debbie kalbini kâğıda işlemiş. Sonuç ise muhteşem!"
RT Book Rewiews (Arka Kapak Tanıtımından)
Yorumum :
Orijinal adı "twenty wishes" olsa da Türkçe'ye ' Bir Dilekle Başladı Her Şey' olarak çevrilen Debbie Macomber'ın bir hoş ve boş romanı daha...
Çok beğenmemiş olmama rağmen, seri kitaplardan birini okuduysam diğerlerini de okumak zorunda hissetme huyum nedeniyle son kitabı da okudum ve yine aynı tereddütü yaşadım. Tüm bu kitapları yazan acaba Amerika'lı bir yazar mı, yoksa bir ortaokul öğrencisi mi?
Kitabın baştan sona olay örgüsü öyle basit bir dille anlatılıyor ki, 15 yaşındaki bir gencin günlük dili gibi. Karakterlerin tüm hareketleri detaylarıyla ağır ağır anlatılarak insanı çileden çıkartıp bir kaç satır atlayarak okuma isteği uyandıracak kadar sıkıcı...
Fakat; kitaba adını da veren söz konusu dilekler, fikir olarak hoş. Bir çok insan, günlük hayat içerisindeki koşturmacadan hayallerini unutarak yaşıyor. Kitabın ana konusu; hayatı pek iyi gitmeyen ve hayallerini unutan dört kadının gerçekleştirmek istedikleri 20 dileğini kağıda geçirmesi.. Kağıt üzerindeki dilekler insanın kendine dair farkındalığını arttırıp gerçekleşmelerine bir adım yaklaştırıyor sanki..
Hikayede yer alan dört ana karakter de, ne istediklerinden emin olduktan sonra onları gerçekleştirmek üzere atılımlarda bulunuyorlar. Yeniden aşık olmayı dileyen iki kadın aşkı buluyor, bir diğeri eşinin anısına vakıf kuruyor, bir diğeri olan ana karakter Anne Marie de, vefat eden eşinin acısıyla ettiği mücadeleyi kazanıp hayata yeniden tutunuyor ve hayalindekinden farklı bir biçimde olsa da bir evlat sahibi oluyor...
Kitap edebi açıdan tatmin etmese de, kişiyi kendi dileklerine dair sorgulatıyor.
Yazarın dediği gibi 'Dilekler, içtenlikle istenince gerçekleşen hayallerdir...' Öyleyse iyimser tutumlarımızı çabalarımızla birleştirirsek dileklerimiz de gerçek olabilir...