22 Ağustos 2012 Çarşamba

Kore Dizisi / Secret Garden

Aşırı Derecede Spoiler İçerir :)



Title : Sikeurit Gadeun - 시크릿 가든
Title in English : Secret Garden
Genre : Romance, Fantasy, Comedy
Episodes : 20
Yönetmen:Sin Wu-Cheol / 신우철
Senarist:Kim Eun Sook / 김은숙
 

 
Bu güzel dizide akılda kalan bir çok oyuncu var. Gil Ra im'in ev arkadaşı, iş arkadaşları, Oska'nın köstekçisi olup sonunda destekçisine dönüşen, prodüktörü olup yardım eden şarkıcı, menejeri, yardımcısı, Kim Joo Won'un ailesi...  Sekreter Kim .. Hepsinden tek tek bahsetmek zor ama ben her karakteri çok sevdim. Kim Joo Won'un sert ve inatçı annesini bile. Giydikleri, saçı başı, çığlıkları öyle komikti ki...
 
Ana karekterlere gelecek olursak;
 

Hyun Bin / Kim Joo-Won
 
Zengin bir ailenin oğlu olan, 5 yabancı dil bilen, Amerika'da eğitim görmüş on parmağında on marifeti olup yeteneğinden sık sık bahseden, kendini beğenmiş, havalı, kibirli üstten bakan bir genç adam.
Dizi boyunca o kadar komik replikleri vardı ki:
* Gil Ra İm ile yeni tanıştığında 'Gerçekten çok ilginç bir işin var, zeki değilsin, dimi? '
* 'Bu değerli vaktimi senin için harcadığım için mutlu olmalısın.'
* 'Bu kadını seviyor olmam mümkün değil, eğitimli bile değil, güzel bile değil. Hey kadın bana ne yaptın, neden sürekli seni düşünüyorum?'
 

* Dizi boyunca sık sık üzerinde gördüğümüz meşhur eşofmanı. Her fırsatta 'bu eşofman sandığın gibi sıradan bir eşofman değil. İtalya'da çok ünlü bir tasarımcı tarafından pulları Tekkeeeeerr Tekeeerrr işlenmiş bir eşofman.' deyip herkesi şaşırtıp beni de bolca güldüren repliklere neden olan eşofman.
 
* Düşünmek istemediği halde Gil Ra İm'i tüm gün düşündüğü ve yanında hayalini gördüğü zamanlarda sürekli 'Ali Babanın Çiftliği' şarkısını söylemesi,

* Neden yüzün hafızamda yer tutuyor' diye Ra İm'e kızması,

* Yaptığı büyük bir jest karşısında 'Cemiyet Liderleri bu şekilde davranır' demesi,
 
* İşiyle ilgili tüm konularda müdürlerine, yardımcılarına 'En iyisi bu mu, emin misin?' diyem sorması Kim Joo Won'un kendine has tatlı replikleriydi... 
 
 
 
 
Ha Ji Won  / Gil Ra İm 
 
Gil Ra İm, annesiz büyümüş, 17 yaşındayken İtfaiyeci babasının kazada birisinin hayatını kurtarırken ölmesi üzerine yalnız ve fakirlik içinde büyüyerek; hayatını dublörlük yaparak kazanan, sporcu, güçlü, gururlu, dürüst, güler yüzlü, sıcakkanlı, şeker bir kız...
 
*Dizi boyunca telefonuna her mesaj geldiğinde telefondan gelen Korece 'mesajınız var' cümlesini taklit ederek kendi sesiyle tekrarlaması çok şekerdi. Kim Joo Won'da yer değiştiriklerinde kendisine  'Sana şunu yapma demedim mi' diye kızardı. Ama Ra im şeker şeker söylemeye devam ederdi..
 
* En sık kullandığı cümlesi ' Ölmek mi istiyorsun' diye kızması ve Kim Joo Won'un ayağına bir tekme atmasıydı..
 
* Bir de kızdığı kişiye karşı dilinden düşmeyen '5. kaburgan, 6. olsun mu' demesiydi..

 
 
Kim Joo Won'un kuzeni. Ve Kore'de K-pop'un meşhur şarkıcısı. Ailesi çok zengin olmasına rağmen şirketlerde çalışmayı değil şarkı söylemeyi seçmiştir. Ancak yaşının 34'ü bulması ve Kore'de genç şarkıcıların çok popüler olması nedeniyle popüleritesi düşmüş olmasına rağmen, kendisinin de dediği gibi sesinin ve şarkılarının kötü olmasına rağmen kendisini çok seven fanlarının olduğu şeker gibi bir insan.
Çok çapkın olsa da yıllar önce ayrılmasına rağmen unutamadığı aşkı Seul'ü çevresinde görmekten başta rahatsızlık duyar ancak sonraları onun aşkını yeniden kazanmak için elinden geleni yapar. Öyle neşeli, espirili, yardımsever ve şirin bir insandır. Hepimizin hayatımızda, çevremizde bulunmasını isteyeceğimiz bir arkadaş cinsinden..
 
Dizide beni en çok güldüren insandı kendisi. Yoon Seul ile aşklarını, birbirlerine yaptıkları komplimanları, oyunları flörtü izlemek çok güzeldi..
 
 
 
Kim Sarang / Yoon Seul
 
Zengin, soylu bir Ailenin güzeller güzeli kızı. Kim Joo Won'un annesinin uğraşıyla Kim Hoo Won ile görücü usulü görüşürler. Joo Won tabiki yüz vermez ama Seul biraz ısrarcıdır. Dizin başlarında hep etrafındadır. Ancak asıl amacının Oska'ya yakın olmak olduğu anlaşılır . Zaten kendisi de baştan gösterdiği kötü ve kurnaz tavrını bırakıp duygularını belli eder. Neyseki Oska ile aşkları tatlıya bağlanır.
 
 
 
Seul dizinin en güzel kadınıdır. Yüzü bir porselen bebek gibi güzeldir, bakışları, gülüşü jest mimikleriyle hayran olunacak derecede zarif ve güzeldir. İngilizcesi olmadığı için zengin, Amerika'da yaşamış kızı oynarken kullandığı İngilizce kelimeleri birebir ezberlediği için telaffuzu oldukça komikti.
 
Bu Koreliler'de de bir Amerika hayranlığı var sanırım. Tüm dizilerde Zengin oğlan ya da kızlar ya Amerika'dan gelmiş oluyorlar ya da gidecek..
 
Neyse, Seul her bölümden biribirinden güzel kıyafetleriyle göz dolduruyor. Hel Loel Mağazasının VVIP müşterilerien verdiği Yılbaşı partisindeki kırmızı elbisesi ve üzerine taktığı gerdanlığı ile şahaneydi. Bu kostümü diziyi izleyen tüm kadınlar hatırlayacaktır...
 
 


 
Kim Joo Won'un New Yorklu bir tasarımcıya yaptırttığı şahane evi..
 
Ev koskocaman bir arazinin üzerinde küçük bir göletin önüne yapılmış. Bir yatak odası, banyo ve mutfaktan oluşan devasa bir yapı. Ön ve yan cepheler, tamamen camdan. Kış mevsiminde geçen olaylarda, karlarla kaplı yerlere, bembeyaz bahçelerde yapılan yürüyüşlere bol bol şahit olduğumuz dizide, Kim Joo Won'un da camından dışarıyı izleyerek Gil Ra İm'i düşündüğü bölümler vardı. Dizinin sonlarında bir battaniyenin altında birbirlerine sarılarak da bu dev camdan dışarıyı izlemişlerdi..
Bu şahane evde bir de tüm duvar boyunca uzanan, tavana kadar bir kitaplık vardı (benim de hayallerimin bile ötesinde olan bir kitaplık) ve Gil Ra İm de bu kitaplığı gördükten sonra kocaman kitaplığı olan bir eve sahip olmayı istediğini söyleyip iç geçirerek; Kim Joo Won'un okuduğu kitapları okumaya başladı. Özellikle de dizi boyunca alıntılar yapılan Alice Harikalar Diyarı'nı...
 
 
&
 
 
İlk kez ruhlarının beden değiştirdikleri zaman neye uğradıklarını anladıklarında yaşadıkları şok şahnesi. O andan itibaren de komik olaylar silsilesi başladı zaten.. Kim Joo Won'un kendisi gibi ünlü, yetenkli ve havalı biri gibi davranması için Ra im'e yaptığı baskılar ve Ra İm gibi hoşgörülü bir kızın bedenindeyken yaptığı küstahlıklar çok eğlenceliydi...
 
 
&

 
Gil Ra İm'in action School'daki arkadaşlarıyla birlikte kamp yapmak üzere Kim Joo Won'un dinlenme tesisine gittiklerinde, tüm ekibin doldurduğu kalabalık evde yerde yatan Ra İm'in yanına kıvrılan  Joo Won'un Raime sırnaştığı ve dokunmak için şekilden şekle girdiği sahneler...
 
Kim Joo Won'un ayağını ve belini burktuğu için Dinlenme Tesisinden dönemediği için Gil Ra İm'in de onunla birlikte kaldığı evde yalnız oldukları zamanda, Ra İm ile aynı yatakta yatabilmek için yaptığı türlü şaklabanlıklardan sonra aynı yatakta uyumayı başardığı sahneden...
 
 
 

 
&
 
 
Kim Joo Won'un annesinin Gil Ra İm'i üzdüğü ve Kim Joo Won'un hala Ra İm'e 'seninle ciddi bir ilişki yaşayamam, sen deniz kızı olup su kabarcıkları gibi kaybolacaksın' demesine rağmen duygularına söz geçiremeyip sarıldığı sahne'den...
 
 
Gil Ra İm'in, annesinin de baskısıyla Kim Joo Won'dan uzak kalmaya karar verdiği halde, kendine söz geçiremediği için, Joo Won'u görmek üzere gittiği Loel'in Yılbaşı partisinde; Oska tarafından giydirilip süslenerek cemiyetin arasında karıştığı sahneden... Bu sahnede Ra İm'den beklediği cevabı alan Kim Joo Won da Ra İm'e olan hislerini açıklayıp ciddiyetini ve onunla sonsuza kadar olmayı istediği cevabını verdikten sonra ettikleri dansta, birbirlerinin çekimine dayanamayıp herkesin içinde öpüştükleri ve uzun süre dillerden düşmemelerine sebep olacak çarpıcı sahne...
 
Bu sahne Kore'de de çok konuşulmuş olmasına rağmen, diziden sonra yapılan karşılaştırmada, en iyi on sahne arasında birinci sırayı, mekik çekerkenki öpüşme sahnesine kaptırmış. Bana göre birinci sırada yer almalıydı, oysaki onu 6. sıraya koymuşlar... Çünkü müziğiyle birlikte muhteşem romantik bir andı ikisi için de. (Bana noluyorsa :)
 
 
Sevdiğim sahnelerden bir fotoğraf...
 

Ra İm'in dublör olarak araç kullandığında başına gelen talihsiz bir kaza...


 
15 gündür uyanmayan Gil Ra İm'in ardından gözyaşları dökerek ona bir mektup yazan Kim Joo Won öyle içten ifade eder ki duygularını, sevgisini, aşkını şiddetle hissettirir ve beni de ağlatır bu sahnede...


Dizinin dış mekanlarda yapılan çekimleri çok güzeldi..  Jeju Adası zaten şahane, orayı dizilerde göre göre öğrendik artık. Onun dışında Kim Joo Woon'un evinin bulunduğu koskocaman arazı, bahçeler, ağaçların altındaki ahşap masalara kadar tüm bölge muhteşem. Onun dışındaysa Kim Joo Won'un yağmur yağan kasabaya tam hız giderken arkada görülen karlar altındaki uçsuz bucaksız arsalar yağmak üzere olan yağmurun kara bulutlarının altındaki arabada soğukta birbirine yaslanmış iki sevgili, sonsuza kadar ayrılmak üzere, Gil Ra İm'e kondurduğu öpücük ve söylediği son sözlerinin arkasında verilen müzik ile gri gökyüzünün altında ilelerdikleri sahne muhteşemdi..

Benim için dizideki en iyi ikinci sahneydi, ama Kore'de en iyi 5. sahne seçilmiş.

Kim Joo Won'un aşkının yüceliği, Oska'nın dediği gibi, bir başkası için hayatını verecek kadar çok seviyor olması, bu romantik fedekarlığı insanı bitiyor, zaten çok ağladığım bir bölümdü..

 
Bedenleri yer değiştiğinde, Gil Ra İm'in ev arkadaşı Ah Young'un rüyasında gördüğünü söylediği sahne..
İkisinin ruhları beden değiştirdiğinde rüyalarında gördükleri, bizim de sihirlerinin sona erdiğini, işin Gizli Bahçe'den değil de Gil Ra İm'in ölen babasının kızına  yapmak istediği bir iyilik için hazırladığı büyü olduğunu anladığımız sahne...


 Kim Joo Won'un hafıza kayıplarına, Gil Ra İm'in babası ile olan bağlantısına, hayatın onların karşısına çıkardığı tesadüflere de değinmeyeyim artık. Bu kadar spoiler yeter diyeyim ve sondan bir önceki sahne ile dizi yorumumu bitireyim..
 
 Dip not: Bu sahne bence son sahne olmalıydı. Tamam dizi istediğim gibi mutlu son ile bitti, son sahnede de çok eski bir tesadüfi çok hoş bir olayı görmüş olduk ama bence yine de şuandaki zamanlarına ait en mutlu oldukları an ile ekran kararıp dizi bitseydi bence.. Neyseki dizi çok güzel bitti de, diğer Kore dizilerinde olduğu gibi ya kötü son, ya yetersiz final, ya da eksik kalmışlık duygusu ile bırakmadılar..
 
 
Geleyim Dizinin OST'larına.... 
 
 
Secret Garden'ın ŞARKISI.
 

Çok sevdiğim, dizinin en, en enniii Hyun Bin'in kendi sesiyle söylediği ŞARKI  Sesi de çok güzelmiş.. Çok duygulu söylüyor...
 
BOIS - Scar'ın harika ŞARKISI 
 
Secret Garden Hyun Bin Cut ŞARKISI
 
Dizideki en beğendiğim sahnelerin döndüğü klip ve ŞARKISI
 
Kim Bum Soo - Appear ve Şahane ŞARKISI . Bu şarkıya önceden de bayılıyordum. Başka bir dizide daha yer verilmişti, BOF olabilir mii?
 
Oska'nın dizi boyunca söylediği Here I Am ŞARKISI
 
 
Bingbang'in Secret Garden için hazırladığı Parody 1  ,  Parody 2,  Parody 3 (bunu mutlaka izlemelisiniz)  Ben izlerken o kadar güldüm ki, üçünü de bitirdikten sonra resmen çenem ağrıyordu. Çünkü izlerken gülmekten yarıldım. Kendileri de sonradan izlerken kopmuşlar tabi. Çok iyi kurgulamışlar ya ,çok güldüm... Secret Garden izleyicileri bu uyarlamaları mutlaka görmeliler...
 
 
 
 

Aşk ve Çocuk / Maeve Binchy


Yazar      : Maeve Binchy
Yayınevi : Doğan Kitap
Çeviren: Zeynep Seymen


"Maeve Binchy'nin en iyi romanlarından biri. Birbirinden farklı bir grup insanı ahenkle ele alıyor; İrlanda'daki yaşama özgü olaylar dizisi inandırıcı; romanın sonu da çok tatlı. İnsan, Frankie karakterini Binchy'nin bundan sonraki romanlarında da görmek istiyor."
Susan Rogers, Newark Star-Ledger

"Maeve Binchy hayranları ayakkabılarını bir tarafa fırlatacak, kendilerine güzel bir çay demleyecek ve koltukta kıvrılıp Binchy'nin sıcak dünyasına bir kez daha adım atacaklar. "
Melinda Bargreen, The Seattle Times

"Bir Maeve Binchy romanı okumak eski bir dostla sıcacık bir buluşmaya benzer. Binchy'nin klasik tarzıyla, küçük bir Dublin mahallesinde yaşayan ve aile, inanç ve topluluk bağlarıyla birleşen renkli ve eksantrik karakterler birbirlerinin yaşamına girip çıkıyorlar. Okurların bir kutu mendili hazır bulundurmaları gerekecek…"
Margaret Flanagan, Booklist (Arka Kapaktan Alıntıdır.)

Kitabın Orjinali


Hemen hemen bütün kitaplarını çok severek okuduğum Maeve Binchy'in son kitabı Aşk ve Çocuk'u da yine severek okudum. 'Muhteşem bir kitap, sürükleyici, elinden bıraktırmadan sonuna kadar okutan bir hikaye' diyemeyeceğim. Sadece, okurken karakterlere yönelik bir sıcaklık duyduğum, günlük hayatı anlatan bir roman olduğunu söyleyebilirim.. Yani klasik bir Maeve Binchy kitabı.

Kitabın konusuna geçmeden önce; Romanın, Doğan Kitaptan çıkan Türkiye baskısına verilen isim 'Aşk ve Çocuk'u son derece yanlış bir seçim olarak gördüğümü söylemek istiyorum.. Zira; kitapta bol bol çocuk mevzusu varken; Aşka dair duygular pek fazla yer almıyor. Oysa orjinal adı ne kadar da yerinde, çünkü kitabın ana konusu, Frankie'ye bakmak, Frankie'yi düşünmek, Frankie'nin ihtiyaçlarını karşılamak...

Binchy, her kitabında olduğu gibi yine sıradan insanların, gündelik yaşamlarını konu edinmiş. Hayattan kopuk yaşayan, başarısız ve alkolik Noel'den hamile kalan kanser hastası Stella'nın ölmeden önce bebeğini Noel'e emanet etmesi üzerine; Noel'in yaşamı için bir amaç edinerek, işine dört elle sarılması, Alkolü bırakmak için çabalaması, gece kurslarına giderek işinde ilerleme çabasını ve küçük bebek Frankie'ye olan sevgisini okuyoruz. Frankie bir anda tüm mahallenin gözdesi olup, tüm komşuların organize olarak ortaklaşa baktığı sevgiyle büyüyen bir bebek haline geliyor.

Hikayede İrlanda toplumuna dair gelenekler ve Türkiye'ye oldukça uzak olan İrlanda aile yapısına dair örnekler var. Anne-Baba tarafından; 18 yaşına gelen gencin evinden ayrılmasının beklenmesi yahut ailesiyle yaşarken odasına kira ödüyor olması gibi..

Dinlendirici bir hikaye ile; İrlanda'yı, meşhur publarını okumak isteyenlere tavsiye olunur...
 





2 Ağustos 2012 Perşembe

Kore Dizisi / Boys Over Flowers

Not: Yüksek düzeyde spoiler İçerir :)
&

&

İsim / Name : 꽃보다 남자 / Kgotboda Namja / Boys Before Flowers
Others : Meteor Garden / Hana Yori Dango / Boys Over Flowers
Tür / Genre : Romantic / Comedy

Geum Jan Di / Koo Hye Sun



Go Jun Pyo / Lee Min Ho



Yoon Ji Hoo / Kim Hyun Joong


So Yi Jung / Kim Bum


Song Woo Bin / Kim Joon


Ga Eul / Kim So Eun


                                                                      Meşhur F4


Olay Kısaca Şöyle :
Çok anlaşılır olmadı dimi :) Öyleyse şöyle...

Shinwa Lisesi, Korenin en zengin grubu Shinwa'ya ait, sadece özel ailelerin ve çok zenginlerin çocuklarının alındığı bir okuldur. Ailesinin kurutemizlemeci dükkanında çalışan Jandi bir gün bu okula kurutemizleme siparişi götürdüğünde, F4 tarafından gördüğü eziyetler sonucu intihar etmek üzere olan bir öğrenciyi kurtarır. Olay medyada geniş yer görür ve okulun öğrencilerinin mutsuzlukları  gündeme gelir, Medyanın baskısından uzak kalabilmek için Shinwa Yönetimi tarafından Jandi, okula burslu olarak kabul edilir.

Okulun en prestijli ailelerinden ve çocukluklarından beri arkadaş olan dört öğrencinin kurduğu F4 isimli bir grup vardır. Hepsi fecii yakışıklı olduğu için tüm okul kızları tarafından çığlık çığlığa karşılanırlar. Aynı zamanda canları istediğinde istediği kişilere kötülük edip, kafayı taktıklarına kırmızı bir kart bırakacak tüm okulun eziyet etmesine müsaade ettikleri bir olayları vardır. Okula başlayan Jandi'nin huysuz, ters ve dobra tavırlarına kızan F4, kırmızı kartı Jandiye de bırakır ve Jandi'ye eziyetler başlar.

Özellikle Shinwa Gruplarının ve Okulun da sahibi, F4'ün de lideri olan; gaddar, korkulması gereken biri olarak tanınan Go Jun Pyo tarafından türlü oyunlara, ağır şakalara maruz kalan Jandi tavrından taviz vermeyip F4 ile bir mücadele içine girer. Go Jun Pyo'ya elinden geleni yapar ve ağzına geleni söyler.

Go Jun Pyo milli felaket yakışıklısı, ilk kez kendisine karşı gelen, lafını gediğine koyan  ve kendisine hayranlık göstermeyen bir kız ile karşılaşınca etkilenir, yavaş yavaş  Jandi'ye aşık olur. Jandi'yi etkileyebilmek için elinden geleni yapar. Her yerde karşısına çıkmaya ve ona türlü jestler yapmaya başlar. Ancak Jandi Go Jun Pyo'dan nefret eder ve ona kesinlikle taviz vermez, bir araya geldiklerinde aralarında hep bir gerilim oluşur.


Çünkü; Jandi'nin esas etkilendiği kişi, Ji Hoo'dur. Keman ve piyano çalan bir müzisyen, ağırbaşlı, sakin, yakışıklı, anlayışlı, kendi halinde biri olan ne varki çocukluk aşkının peşinde koşan Jin Hoo, Jandi'ye her zor anında destek olur ve tüm okul Jandi'ye eziyet ederken Ji Hoo O'nu korur. Bu durumda da Jandi Ji Hoo'dan hoşlanmaya başlar.



Go Jun Pyo, Jandi için sürekli planlar yapar, Jandi'nin en yakın arkadaşını da alıp hep birlikte Go Jun Pyo'nun ailesine ait adaya tatile giderler. Ada'da çok eğlecenli zamanlar geçirirler, Jun Pyo, Jandi'ye habire jestler yapar ama  Jandi de her fırsatta Ji Hoo'nun yanına gidip insanı deli eder ve bir akşam, sevgilisi Paris'e gidip başkasıyla birlikte olduğu için üzülen Ji Hoo'nun yanına giden Jandi ve Ji hoo romantik anlar yaşarlar, ardından öpüşürler.O sırada Go Jun Pyo gelip Ji Hoo'ya yumruğu çaktıktan sonra Jandi ile ilişkisini tamamen keser. Bunun üzerine Jandi ile Jin Hoo iyice yakınlaşıp bir gece çıkarlar..

Ama Jandi hiç mutlu değildir. Ji Hoo'ya odaklanamaz aklında hep Go Jun Pyo vardır ve gittikleri her yerde Jun Pyo ile olan anılarını anımsar. Daha sonra Go Jun Pyo'ya kendini affettirmeye çalışır. Uzun uğraşlar sonucu ortalık ılınır ve Jandi ile Pyo barışır. Ama aralarında çok büyük bir engel vadır. Jandi'ye kesinlikle karşı olan  Go Jun Pyo'nun Annesi. Jandi'ye ve ailesine her türlü kötülüğü yapar. Görüşmelerine imkan vermez. Jandi maddi olarak çok zor duruma düşer, okulun dışında bir sürü ek iş yapar, Go Jun Pyo eve hapsolur, Jandi ile görüşmesine Annesi izin vermez ama Ji Hoo hep Jandi'nin mutluluğu, iyiliği için çabalar. Kendisi de Jandi'den hoşlanmasına rağmen, birbirlerini sevdikleri için Go Jun Pyo'nun yolundan çekilri ve ikiliyi bir araya getirmek için uğraşır.


Diziyi İzlememiş olanların Okumaması Gereken Kısma gelecek olursak;

İşlerin tam da yolunda gittiği sanılan zamanlarda piknik yapmaya gidecekleri bir gün; Go Jun Pyo'nun babasının ölüm haberi gelir ve annesiyle aniden ülkeyi terk edip Macao'ya işlerinin, otelinin başına gider. Giderken de Jandi'ye kendisini beklemesini istediği ve duygularını yazdığı bir mesaj atar. Aradan 6 ay geçmesine rağmen bir daha hiç aramaz ve Kore'ye geri dönmez. Ülke ve Dünya çapında gündemde olduğu için sürekli dikkat etmesi gerekir ve eski yaşamından kimseyle görüşmez. Ancak Jandi daha fazla dayanamayıp, F4'ün desteğiyle Macao'ya gider. Uzun uğraşlar sonucu Go Jun Pyo'ya ulaşır ama ilgi göremez, Jun Pyo onun yüzüne bile bakmaz ve tanımıyormuş gibi yapar. Yine F4'ün yardımıyla bir araya geldiklerindeyse Jun Pyo, aralarında hiç bir şey olmadığını ve bir daha karşısına çıkmamasını ister.

Jandi o sırada gözyaşlarına boğulur ve tabi ben de. Dizi boyunca en çok ağladığım sahneler Macao'da oteldeki ayrılık sahneleri ve Jandi'nin Go Jun Pyonun resimlerini, videolarını haberlerde görüp, kendisine verdiği sözleri hatırladığı sahnelerdi.

Macao'dan kalbi kırılmış bir şekilde dönen Jandi, ek işlerine ve okul yaşantısına devam ederken yine en büyük destekçisi ve arkadaşı Ji Hoo olur. Bir gün Go Jun Pyo Kore'ye geri döner ve doğum günü partisi verir. Annesi tarafından Jandi de bu partiye çağırılır. O gece Annesi, Go Jun Pyo'nun iş ortaklarının kızı ile nişanlancağını duyurur. Bu ilan Go Jun Pyo'ya da süpriz olur ama elinden değiştirmek gelmez. Nişanlısı da Jun Pyo'ya aşıktır ev gölge gibi peşindedir. Ayrıca nişanlı kız Jandi ile de arkadaş olur. Jandi tüm üzüntüsüne rağmen ağzını açmaz ve Jun Pyo ile ilişikisini Nişanlısına söylemez.

Go Jun Pyo ve Jandi arasındaki aşk, bazen görüşmelerle, bazen tesadüflerle, bazen bakışlarla, bazen dokunuşlarla devam eder. Sürekli bir didişme halindedirler ama Annesine karşı koyamazlar ve Gu Jun Pyo'nun düğün günü gelip çatar.

Jun Pyo evlenmeyi hiç istemez ama bu durumdan kaçamıyordur, F4'ten yardım ister ancak onların da yapabileceği bir şey yoktur ve Jandi daha fazla dayanamayıp onu korkaklıkla suçlar, istemiyorsa evlenmemesi gerektiğini söyler. Go Jun Pyo da Jandi'den öyleyse, 'bana gitme de' diyerek destek ister. Ama Jandi susar...

Bundan sonra gelişen olaylar, bazen acı, bazen tatlı tesadüflerle, gözyaşlarıyla geçer. Ama dizinin sonunda mutluluk vardır...




&


Lee Min Ho'yu tanıdığım, hayranı olduğum bu diziyi çok sevdim. Tüm oyuncular harikaydılar. Ve rollerine çok uygundular. Başlarda Jandi yerine daha güzel bir kız oynatsalarmış diye düşündüysem de, sevimli yüzü ve sıcak gülüşü, tatlı, samimi hareketleriyle herkese olduğu gibi bana da kendini çok sevdirdi.

Dizi boyunca, özellikle 10. bölümden sonra duygulanıp ağladığım bölümlerde sürekli dizinin sonunu merak ettim, Jun Pyo'nun annesine lanet okudum ve bu dizinin kesinlikle mutlu son ile bitmesini diledim. Hem de Go Jun Pyo'ya fena halde tutulmuş olmama rağmen :)

Dizide beni şaşırtan konu; Jandi ve Go Jun Pyo'nun aralarındaki aşka tamamen inanmış olsam da; romantik anlarının çok fazla olmamasıydı. Tam yakınlaşacaklar, Jandi kaçıyor, tam öpüşecekler Jandi şoka giriyor.. Bence duygusal anlar daha fazla olmalıydı.. Neredeyse Ji Hoo ile Jandi'nin yakınlaştığı, duygusal anlar daha fazlaydı.

Dizide eksik kaldığını düşündüğüm bir son ile karşılaştım. Tamam mutlu bir son, ama güzel bir son değil. Doyurucu gelmedi bana. Jandi ve Go jun Pyo'nun evlendiğini, mutlu günler yaşadığını, Jandi'nin doğru düzgün giyindiği ve ailesinin fakirlikten kurtulduğu günleri görmek isterdim.

Ayrıca, komadayken kitap okuduğu, Go Jun Pyo'nun babasının iyileşince, Jandi'yi hatırladığı, birleşmeleri için destek olduğu ya da evlendiklerinde geliniyle çok iyi anlaştığı anlara dair görüntüler olmalıydı. Bunlar eksikti. Keşke 2.sezon çekilse de F4 'ün ilerideki yaşamlarını görebilsek..

Dizinin Japon versiyonunda, finalde, ana karakterlerin evlendiği, düğün sahnesi de varmış. Ama bu diziyi, bu oyuncularla öyle sevdim ki, ne Japon verisyonunu, ne animesini izlemeyi kesinlikle düşünmüyorum. Zaten Japon F4 yakışıklı bile değil, ne izlicem :)

BOF'u herkese kesinlikle tavsiye ediyorum. Kore dizileri izlemeye başlamış biri zaten BOF'u es geçemez.. Benim gibi Kore dizileri müptelası olma yolunda biri de, Müziklerine, şarkılarına da bayıldığı Boys Over Florwers'ı, diziyi bitirdiği gün,  bir süre sonra yeniden izlemeye karar verir.