24 Şubat 2012 Cuma

Altın Cariye SAFİYE / Demet ALTINYELEKLİOĞLU

Entrika, kıskançlık, kin, intikam ve aşk dolu hayatlar

Kader zarını attı, Nurbanu Valide Sultan ile küçük kuzeni Sophia Baffo’nun yolları yıllar sonra Osmanlı Haremi’nde kesişti. Sophia Baffo’nun ihtişam aşkıyla esaret ateşi arasındaki gitgelleri yakıcı bir hırsa dönüştü. Göz kamaştırıcı saray hayatı Sophia’yı pençesine aldı. Nurbanu Valide Sultan’ın, yaşadığı hayatla payitahta isyan tohumları eken oğlu Üçüncü Murad’la evlendirmesi için yoluna çıkmış bir melekti sanki Safiye. Altın saçlı cariye, kısa zamanda dilden dile dolaşan bir efsaneye dönüşecekti. Nurbanu’yla Safiye arasında imparatorluğun hayatını etkileyecek bir iktidar mücadelesi filizlenecek, altın saçlı Safiye efsanesi, çapkın Padişah’ın kulağına da gidecekti... Ama kaderin daha söyleyecek çok sözü vardı. (Tanıtım Bülteninden)

Bir kaç yıl önce Ann Chamberlin'in yazdığı Safiye Sultan'ın üçlü serisini okumuştum. Ve çok sevmiştim. Chamberlin'den sonra da Demet Altınyeleklioğlu'nun kurgusu, edebi dili oldukça zayıf geldi bana.
Altın Cariye Safiye bir masal gibiydi bana göre. Osmanlı Sarayı'nı kadınlar savaşına çeviren, Karısı ve Annesinin Padişahı parmağında oynatması kısımları, gerçekten çok uzak geldi. Şuan düşündüğümde ve bunun haricinde okuduğum Osmanlı tarihi hakkındaki kitaplar, romanlardan da edindiğim izlenim çerçevesinde Osmanlı'nın sonunu getiren en önemli sebeplerden biririn yabancılar olduğunu düşünüyorum. Ya, yabancı gelinler, cariyeler ya da devşirme yöneticiler, sadrazamlar..
Roman da benim bu görüşümü destekliyor, Venedikli iki kadının Osmanlı ordusunu Batıdan uzak tutma çabaları gözler önüne seriliyor..Ancak bir Padişahın ne olursa olsun kitapta anlatıldığı üzre basiretsiz olduğu fikrine inanamıyorum.
Şöyleki; Venedikli bir Cariye ve Hürrem Sultan'ın gelini olan Valide Sultan'ın Padişah oğlu Murad Han'dan sonraki padişahın da yine bir Venedikli kadından olmasını arzu ettiği için kendi sülalesinden birini, güzeller güzeli bir Baffo kızını yıllarca eğiterek, türlü oyunlarla oğlunu Safiye'ye aşık ediyor ve Padişah Murat Han da Safiye Sultan ile evlenerek annesinin Venedikli bir kadın ile evlenmesi hayalini gerçekleştiriyor bilmeden. Ancak Padişah karısı olan Safiye de iktidar hırsı ve şatafat merakıyla Padişahı kendi istekleri doğrultusunda yönlendirirken kayınvalidesi Valide Sultan ile karşı karşıya geliyor. Yıllar süren mücadelenin sonunda Safiye Sultan Valide Sultan'ı zehirleyerek öldürtüyor.
Aradan seneler geçip de Padişah Murad Han öldüğünde yerine Safiye'nin oğlu Padişah olunca annesinin karşısına 'evlendimc diyerek getirdiği bir variye Safiye'nin dünyasını altüst ederek, iktidar ve en yüksekte olma hırsını depreştirerek yeni oyunlara yelken açmasına neden olur...
Gerçekten uzak da olsa, saray yaşamı, cariyelerin hayatı ilgimi çeken konular olduğu için okumaktan zevk aldığım bir kitaptı.
Osmanlı hakkında okumak isteyenlere tavsiye ederim..
                                                                                                                        Sevgiler...
                                                                                                                          Fatma

4 yorum:

  1. Biraz geç oldu ama geldim ziyaretine, neden güncellemiyorsun blogunu?

    YanıtlaSil
  2. Merhaba,
    Hoşgeldin Eyy ilk ziyaretçi :)
    Son zamanlarda kitap okuma hızım epey düştü ve elimdeki kitabı bir türlü bitiremedim. O nedenle de blogu güncelleyemedim. Geçmişe dönük bir paylaşımda yapmadım henüz.
    En kısa zamanda geçmiş yıllarda okumuş olduğum kitapları da ekleyeceğim. Zira, tüm okuduklarımı isim,yazar gibi bilgilerle kayıt altına almıştım.

    YanıtlaSil
  3. aynı yazarın 'Moskof Cariye Hürrem' adlı kitabını okudum. şimdi de 'Mihrimah'ını okuyorum. malesef Mihrimah'a başladığım için çok pişmanım. Hürrem'i zaten pek beğenmemiştim neden Mihrimah'a başladım bilmiyorum :) dili ve kurguyu beğenmediğim gibi konuyu da beğenmedim. gerçeğe birebir uygun olmasını beklemiyordum ama bu kadar da uzak bir dünya kurgulanması bana keyif vermedi. o yüzden safiye'yi okumayı hiç düşünmüyorum. bir eleştiri de kitap kapağı tasarıma göndereceğim. gerçekten çok başarısız tasarımlar. her biri birbirinden çirkin...

    YanıtlaSil
  4. Ayrıca Safiye de resimdeki kız kadar çirkin ve boya küpü olsa; 'Safiye Sultan' olamazdı sanırım.
    Aynı yazardan 'Hürrem Sultan'ı ben de okumuştum, pek beğenmemiştim ama Safiye kadar değil..
    Buna rağmen yine de alıp Mihrimah'ı okumak istiyordum, ancak senin yorumundan sonra almama kararını verdim.
    Teşekkürler...

    YanıtlaSil