4 Kasım 2012 Pazar

Sultanı Öldürmek / Ahmet ÜMİT



Yıllardır aynı kadını bekleyen bir adam.Serhazinlerin son temsilcisi Müştak Serhazin.Şahane bir aşk için harcanmış bir hayat.Ve hayatını Osmanlı tarihine adamış hırslı bir kadın... Başarılarla dolu bir kariyer... Sapında Fatih Sultan Mehmed'in tuğrası bulunan mektup açacağıyla öldürülmüş bir tarih profesörü... Bir aşk cinayeti mi? Yoksa kökleri "Ulu Hakan"ın şüpheli ölümüne uzanan bir entrika mı? Osmanlı devletinin bir imparatorluğa dönüştüğü o zaferler ve ihanetlerle dolu günlere yapılan sıradışı bir yolculuk. Ve bu heyecan verici yolculuk boyunca kulaklardan eksik olmayan o kadim soru: Tarih, geçmişte yaşananlar mıdır, yoksa tarihçilerin anlattıkları mı?

"...Ve Sultan Mehmed Han. Mehmed Han oğlu Murad Han oğlu Fatih Sultan Mehmed Han. İki karanın ve iki denizin hâkimi. Allah'ın yeryüzündeki gölgesi. Kostantiniyye'yi zapt eden padişah. Roma İmparatorluğu'nun doğal varisi, farklı dinlerden, farklı dillerden, farklı ırklardan yepyeni bir millet yaratma aşkıyla yanıp tutuşan kudretli hükümdar. Uçsuz bucaksız ovalarda at koşturan ordular. Kılıç sesleri, savaş naraları, korku çığlıkları. Ardı ardına düşen şehirler, ardı ardına yıkılan devletler, ardı ardına el değiştiren kaleler. Kırk dokuz yaşında dünyaya nam salmış bir hükümdar. Ve değişmez kader. Akşama kavuşan gün. Ecel şerbetini içen insan. Ve Fatih Sultan Mehmed'in şüpheli ölümü. Ve onun iki şehzadesi. İkiye bölünen saray, ikiye bölünen devlet, hiçbir şeyden haberi olmayan bir halk. Ve iki şehzadenin kanlı boğazlaşması sürerken saray odasında unutulan Fatih Sultan Mehmed Han'ın cansız bedeni..."(Arka Kapaktan alıntıdır.)
 
Yorumum:

Ahmet Ümit'in son başyapıtı Sultan'ı Öldürmek'i tüm Ahmet Ümit okurları gibi ben de gözüm yolda bekledim ve bir çırpıda okudum hem Tarih kokan, hem aşkı, hem özlemi, hem yalnızlığı anlatan bu polisiye romanı..

Gençlik aşkına sıkı sıkıya tutunmuş, kendisini terk etmesinin üzerinden 21 yıl geçmiş olmasına rağmen, hayatını o aşkın ekseni etrafında döndüren bir Tarih Profesörü, Serhazin Ailesinin son temsilcisi Müştak Serhazin'in hikayesi bu roman...

"Şahane bir aşk, çoğu zaman harcanmış bir hayat demektir."  diyen ve hayatını Osmanlı tarihine adayıp kariyeri için Amerika'ya giderken kendisini iki satırlık mektupla terk eden sevgilisini unutamamış olmasına hayıflanan Müştak Hoca'nın hikayesi...

Kitap, eski sevgilisinin Türkiye'ye döndüğünde kendisini araması üzerine evine gittiğinde; Nüzhet'i boğazında hançerle ölü bulan Müştak'ın psikojenik füg hastalığı neticesinde, bilinci yerinde olmadan hareket edip sonradan yaptıklarının hiç birini hatırlamamasına istinaden, Nüzhet'in başkasıyla evlenmesi üzerine O'nu boğazından hançerleyerek öldürmeyi sık sık düşündüğü sevgilisini tam hayallerindeki gibi bulduğu için; Nüzhet'i kendisinin öldürdüğünü sanıp etraftaki izleri karartmasıyla ve Ahmet Ümit'in şu cümleleriyle başlar:

"Biri sizi cinayet işlemekle suçladığında deliller bulur, tanıklar gösterir, bunun bir iftira olduğunu kanıtlamaya çalışırsınız, ama sizi itham eden kişi, bizzat kendinizseniz, ne yaparsınız?"
 
Kitap, olayın Aşk cinayeti mi, yoksa Nüzhet'in son akademik çalışması Osmanlı Padişahlarında baba katilliği konusunu hazmedemeyen tutkulu Osmanlı sevenlerin entrikası mı? sorusuna cevap arayan  polise yardımcı olmaya çalışan Müştak'ın,  zihninde etraftaki insanları, akademik dostları ve öğrenciler arasında olduğunu düşündüğü katili aramasıyla, çoğu zaman da kendisinin öldürmüş olduğuna inanmasıyla devam eder...
 
Müştak Serhazin'in başından geçen dört günlük bu tuhaf  serüven süresince Ahmet Ümit ile birlikte İstanbul kıyılarında fetih gezisine çıkmışcasına canlı, İstanbul'un fethini yaşıyormuş gibi detaylı ve heyecanlı bir şekilde olayların içine girip Konstantiniyye'yi zapt eden Ulu Hakan Fatih Sultan Mehmet'i daha yakından tanıdım. Bununla birlikte İstanbul'un fethedilmesi dönemini bir de diğer tarafın gözünden gördüm. Şehirlerinin düştüğüne tanık olan Konstantinapolisliler'in yüzyıllarca süregelmiş inanışlarını üzerine Çemberlitaş Sütununa koşup, gökten bir meleğin inip büyülü bir kılıç uzatarak onların kurtuluşunu sağlayacağını zannetmeleri, ama hiç bir şeyin olmadığını, Ayasofya'ya yeniçerilerin girdiğini gören ve şehirlerinin Osmanlı tarafından ellerinden alınmasını yaşayan halkın duygularını da hissettim...

Sultanı Öldürmek, tür olarak polisiye adıyla anılsa da Ahmet Ümit'in unutulmaz klasikleri, Beyoğlu Rapsodisi ya da İstanbul Hatırası gibi değil.  Polisiyeden daha çok bir Aşk ve Tarih Romanı tadında.. En çok vurgulanan öğe de; çocukluğunu babasının güçlü karakteri altında ezilerek; annesi, teyzesi ve büyükannesiyle büyümüş bir erkek çocuğunun içe dönük ruh halinin, akademik hayatta başarılı olmasına rağmen dışa dönemeyen karakterine etkileriydi.

Altıni Çizdiğim Cümleler :

 "Beni sevenlerimden koruyun, düşmanlarımla nasıl olsa başederim."

"...şehri savunanlara acıma zayıflığı gösterdiğim için kendimden utanarak sonunu getirmeden kapatmıştım kitabın kapağını. Ama kitabın kapağını kapatmak, başlarına geleceklerin korkusuyla titreyen insanların acı dolu çığlıklarını, yalvarışlarını, yakarışlarını silememişti kulaklarımdan."

"Elbette çoğunun adını bile bilmiyordu genç hükümdar, ama çok iyi bildiği bir hakikat vardı; kendi hayatı ve devletin kaderi bu tanımadığı askerlerin ellerindeydi. Bir buçuk asır önce Söğüt'te doğan umut, büyüyerek yerküreyi kaplaaycak mıydı, yoksa kaynağı cılız ırmaklar gibi bu Ortaçağ Kalesinin görkemli surlarının önünde kuruyup gidecek miydi?"

"Aysız gecenin altında karnalık bir heyula gibi yıkılıp üzerine gelen Konstanniyye'ye baktı Mehmed. 'Ey bütün dünyanın arzuladığı şehir, ya ben seni alacağım, ya da sen beni' diye mırıldandı."

"Nefret bazen işe yarar. İnsanı zinde tutar, ayaklarının üzerinde durmasını sağlar, hayata karşı dayanıklı hale getirir."



 
 
 

Kitabın tanıtım filmini izlemekten çok haz aldığım için tüm okurseverlerle paylaşamak istiyorum.

http://www.youtube.com/watch?v=GWodHgeUwx4&feature=player_embedded
 


Ahmet Ümit'in sesinden; Tarih Hocası Müştak Serhazin'in rüyasında Fatih Sultan Mehmet ile konuştuğu sahne.... 
 
 
 

4 yorum:

  1. çok açık olmak istiyorum, çok yorum okudum kitap için ama hep alırım deyip kulak ardı ettim , sizin yorumu okuduktan sonra kesinlikle okumalıyım diye düşündüm, teşekkür ederim:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teşekkür ederim :)
      İkna edebildiysem ne mutlu..
      Sultanı öldürmek bir roman okumak gibi değil elden düşmeyecek bir tarih kitabını okumak gibiydi sanki benim için.
      Okudukça surlar, deniz, fetih gözümde canlandı ve bir daha aşık oldum ben İstanbul'a.. Bir kez daha anladım tarih boyunca verilen değeri.
      Ahmet Ümit Fetih gezileri düzemliyormuş zaman zaman İstanbul'da, denk getirebilirsem katılmayı çok istiyorum o turlara da..

      Sil
    2. umarım katılabilirsiniz, ve umarım ben de aynı keyfi alırım kitaptan...

      Sil
  2. Sultanı Öldürmek adlı eseri bende okumayı çok istiyorum. Umarım kısa zamanda okuyabilirim. Yorumunuz için çok teşekkürler.

    YanıtlaSil