31 Mayıs 2012 Perşembe

Kitap Kurduyum Ben'den Hediyelerim



Sevgili Blogger Arkadaşım 'ın, hediye kitap çekilişini kazanan kişi olduğumda çok sevinmiştim. Kendisine de ifade ettim hediye olarak kitap almayı çok sevdiğimi. İşyerinde yaptığımız Yılbaşı çekilişinde dahi 'Kime çıktıysam bana kitap alsın'ı duyururum her yıl ve öyle de olur :)

Sanal dünya diyerek küçümsenen bloglarda birbiriyle yüzyüze gelmediği halde ne hoş dostluklar, ne güzel arkadaşlıklar kurulduğuna şahit oldum- oluyorum.. O yüzden bloglarımız ve özellikle kitaplarımız sayesinde tanıştığım Kitap Kurduyum Ben'den almış olduğum kitaplar benim için çok değerli..

Bu güzel iki kitap için kendisine yeniden teşekkür ediyorum.




27 Mayıs 2012 Pazar

Uyumsuz Defne Kaman'ın Maceraları SU / Buket UZUNER


                                                    Yayın Evi
                                              Yazar

Gazeteci Defne Kaman bir yaz akşamı bindiği vapurda arkasında hiçbir iz bırakmadan kaybolur. Onu aramakla görevli Komiser Ali Ümit ile arkadaşı Sahaf Semahat kendilerini aniden tuhaf olaylar ve esrarengiz semboller arasında bulurlar. Bir yandan kendi hayatlarını sakatlayan yasak ve tabulara rağmen ayakta kalmaya çalışırken, kayıp gazeteci Defne Kaman'ın peşinde nefes nefese bir maceraya sürüklenirler.

Buket Uzuner, Su romanında bütün canlı varlıkları eşit değerde kabul ederek doğayı ve yaşamı kutsayan kadim Türk geleneği Kamanlık'a (Şamanlık) selam ederken, okurları hem eko-feminist bir okumaya, hem de 1000 yıl önce Uygur harfleriyle ön-Türkçe yazılmış olduğu düşünülen (Mutluluk Bilgisi) Kutadgu Bilig Şifresi ile zihin oyunlarına davet ediyor. (Arka Kapaktan)

Genel Bilgi :Uyumsuz Defne Kaman'ın Maceraları, Su romanından sonra Toprak, Hava ve Ateş ile devam edecektir.

Buket Uzuner sevdiğim bir yazar olduğum için Su kitabını, arka kapağını dahi okumadan almıştım.. Tanıtımında; 'semboller, zihin oyunları, şifreler' sözcükleri geçince bende Dan Brown'ın kayıp Sembol'ü gibi bir bilinmezlik içinde okuyup şifrelere kafa patlatacağım, heyecanla sonu bekleyeceğim zannettim..

Kutadgu Bilig'in 'Mutluluk Bilgisi' kitabından beyitler eşliğinde, kökleri Kamanlığa dayanan bir ailenin özel yetenekleri olan, çevreye, toplum sorunlarına duyarlı gazeteci kızı Defne'nin kaybolmasını, Otacı, şifacı, herkesi dehası, kültürü ve yetenekleriyle büyüleyen Umay Nine'sinin yönlendirmeleriyle, soyadı adaşı oldukları bir komiserin ve onun sahaf arkadaşının ipuçlarını toplarayarak Defne'yi kurtarmasını anlatıyor...

Kitap, Kadıköy'ü, çarşısıyla, iskelesiyle, kahveleriyle, denizi, manzarasıyla öyle güzel anlatıyor ki... Defne'nin kayboluş sebebinin basitliği, saklanmasının altındaki masalsı imgeyi göz ardı ettiriyor...
Şamanlık, Türkleirn kökenleri, gelenekler, inanışlar ilgimi çeken konular arasıdna odluğu için ben kitabı zevkle okudum.

Romandan en büyük kazancım; Kutadgu Bilig yazarı Yusuf Has Hacib'in "Aklın süsü dil, dilin süsü sözdür. Kişinin süsü yüz, yüzün süsü gözdür." beyitiyle yüreğime dokunan bu değerli 'Mutluluk Bilgisi' kitabını tanımak oldu...

Su romanından sonra devam edecek Toprak, Hava ve Ateş romanlarını da mutlaka okuyacağım çünkü, Su'daki karakterleri, özellikle de Umay Nine'yi çok sevdim..

Not: Yazarın sık sık kullandığı; cümlelerin içinde 'neredeyse' anlamını dolduran  'handiyse' sözcüğünü de; Su romanı sayesinde dağarcığıma katmış oldum.




21 Mayıs 2012 Pazartesi

Her Kitabın Yeri Ayrı



İlginç bir tasarım kitaplıkta...
Her kitaba ayrı yer verilmiş. Görüntüsü farklı ama ne kadar kullanışlıdır, orası muamma...

18 Mayıs 2012 Cuma

Mutlu Haftasonlarıııı



Yağmur gösteren hava durumunda; Herkese rahat bir koltukta oturup kitabına gömüleceği mutlu bir haftasonu diliyorumm..

17 Mayıs 2012 Perşembe

Son Gözdelerim



Öğle yemeği için arkadaşlarımla, işyerimin yakınındaki bir alışveriş merkezine gittiğimde, aklımda herhangi bir yazılı belge edinme yoktu.

Amaaa; yemek katında asansörden inip de; D&R'ın önünden geçip de, tam kapının girişine dizdikleri kampanyalı kitapları görüp de; içeri girmemek olmazdı.




Bazı kitapları kampanya için seçerek, büyük bir tezgahın üzerine dizmiş,  9.90lık bir fiyattan satıyorlardı.

İçlerinde okumayı tercih edeceğim kitapları da görünce bu fiyatları kaçırmak olmazdı. Yalnız evde, son yüklü alımımdan beri bekleyen 8 kitabı da düşününce, ancak 5 tane satın almayla kendimi dizginleyerek D&R'dan koşar adım uzaklaştım. Zira; az daha dursam, kendimi  tutamayıp daha fazla kitap alabilir, en tehlikelisi çocuk kitapları bölümüne girebilirdim...

Atatürk'le Okumak



Atatürk'le okumak, projesi kapsamında Atatürk'ün İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesinden yararlanarak okuduğu 175 nadir eser, internet ortamına taşınarak hizmete sunuluyor.

İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi için özel hazırlanmış interaktif simülasyon sunumunun da yapılacağı açılış programı 16 Mayıs 2012'de İstanbul Üniversitesi Rektörlük Binasında gerçekleşti.

Türkiye Cumhuriyeti'nin Ata'sına saygılı, tüm kitap severlerine duyurulur...

Değerli Ata'mızın okuduğu kitaplar Burada .

15 Mayıs 2012 Salı

Kitaplı Merdiven




Merdiven altına yapılan kitaplık görmüştüm de; merdivenin kenarına yapılanı görmemiştim.

Benim evimde olsa bu kitaplı Merdiven, basamaklardan inip çıkarken gözüm bir kitabın cildine takılır, alır bir bakarım, sonra yerini beğenmem onu başka yere uygun bulur , oraya yerleştiririm, o başka yerdeki kitaba yeni bir yer ararım, onur yerleştir, bunu değiştir derken, yukarı çıkacaksam çıkmayı, ineceksem inmeyi unutur; hiç bir şey yapamam :)

14 Mayıs 2012 Pazartesi

Stalu Otel / Kaz Dağları



Türkiye'nin Oksijen Cumhuriyeti Kaz Dağlarının en güzel, en nezih, en yeşili bol oteli Stalu'daydık haftasonu.

Ormanın içinde, en tepeden tarihi Yeşilyurt köyünü görebildiğiniz bu sıcak mekan; minicik köprüsü, ahşap merdivenleri, çeşit çeşit çiçekleri, mis kokulu zeytin ağaçları içindeki havuzlu bahçesiyle, taş evler arasındaki yemyeşil çimenlerin üzerinde kuş sesinden başka bir ses duymadan hamağa uzanıp kitap okunulacak muhteşem bir oteldi.

Elbette bu imkanı değerlendirip kitabımın sayfalarına gömüldüm.
Bahçeden odaya döndüğümüzdeyse, ormanın güzelliği bitmedi,  penceremin altında uzananan sonsuz bir yeşillik, mis gibi çam kokusu, zeytin ağaçlarının hışırtısı ve cırcır böceklerinin sesleri eşliğinde, koltuğu çekip kitabımı okumaya devam ettim... Ceylin elverdiğince tabi...



Sessiz bir ağaç altına çekilip, huzur içinde kitabını okuyup mis gibi kahvesini yudumlamak isteyenler... Haydi Stalu'ya...



13 Mayıs 2012 Pazar

Kitap Bahçesinden Çekiliş


Kitap delisi Blogger Arkadaşım Kitap Bahçesi, blogunda bir çekiliş yapıyor. Çekilişe katılabilmek için;  Bloguna takipçi olup, sonra da kendi blogunuzda bu çekilişi duyurduğunuz linki Kitap Bahçesinin yorumlarına yazmanız yeterli.

Umarım hediye kitaplar, kitap okumayı seven ve kitaba şuanda bütçe ayıramayacak olan birilerine gider..

Sevgiler....


http://delikitap.blogspot.com/2012/05/ilk-cekilisime-herkesi-beklerimmmm.html

Düşünce Bulutu



İçerideki kitapları okuyun ve düşünce bulutlarınızı oluşturun :)

11 Mayıs 2012 Cuma

Mutlu Haftasonlarıı

UÇURTMA AVCISI / Khaled HOSSEİNİ




Emir ve Hasan, Kabil'de monarşinin son yıllarında birlikte büyüyen iki çocuk... Aynı evde büyüyüp, aynı sütanneyi paylaşmalarına rağmen Emir'le Hasan'ın dünyaları arasında uçurumlar vardır: Emir, ünlü ve zengin bir işadamının, Hasan ise onun hizmetkârının oğludur. Üstelik Hasan, orada pek sevilmeyen bir etnik azınlığa, Hazaralara mensuptur.

Çocukların birbirleriyle kesişen yaşamları ve kaderleri, çevrelerindeki dünyanın trajedisini yansıtır. Sovyetler işgali sırasında Emir ve babası ülkeyi terk edip California'ya giderler. Emir böylece geçmişinden kaçtığını düşünür. Her şeye rağmen arkasında bıraktığı Hasan'ın hatırasından kopamaz.

Uçurtma Avcısı arkadaşlık, ihanet ve sadakatin bedeline ilişkin bir roman. Babalar ve oğullar, babaların oğullarına etkileri, sevgileri, fedakârlıkları ve yalanları...

Daha önce hiçbir romanda anlatılmamış bir tarihin perde arkasını yansıtan Uçurtma Avcısı, zengin bir kültüre ve güzelliğe sahip toprakların yok edilişini aşama aşama gözler önüne seriyor.

Uçurtma Avcısı'nda anlatılan olağanüstü bir dostluk. Bir insanın diğerini ne kadar sevebileceğinin su gibi akıp giden öyküsü...
  (Arka Kapak Tanıtımından)



Uzun zamandır okumayı planlamama rağmen sürekli ertelemk zorunda kaldığım ve nihayetinde okumaya başlayıp iki günde bitirdiğim bir kitap. Vakit olsa bir gecede de biterdi ya, vakitsizlikle  iki günü zor etti. Çünkü kitabı elimden bırakıp başka bir şey ile meşgul olurken bile Emir'in hikayesini düşünüp, kafamda; bıraktığım yerden sonra olacakları düşünmeye başlıyordum.

Bu tür hikayeleri hep sevmişimdir..  Aklımda kalan, hatta çıkmayan, etkileyen, sarsan hikayeleri.

Afganistan'da zengin bir işadamının oğlu Emir'in annesini doğarken kaybetmesinin de etkisiyle babasıyla aralarının hiç bir zaman yeterince yakınlaşamasına istinaden kendini kitaplara, romanlara adayarak, içine kapanık bir yaşam sürmesi, bebekliğinden beri birlikte büyüdükleri evlerinin hizmetçisinin oğlu Hasan ile çocukluğuna dair yaşadığı eğlenceli, komik oyunları ve acı, sarsıcı, unutulmaz, bir ömür yakayı bırakmaz anıları, suçlulukları, pişmanlıkları anlatıyor Uçurtma Avcısı..

Çocukken ya da yetişkinken, söylenen yalanların, kendinin ve başkalarının hayatlarını nasıl mahvedebildiği; birine yapılan kötülüğün vicdan azabıyla; binlerce kilometre öteye gidilse de peşini bırakmadığı ruhun çektiği ıstırablar elle tutulabilir derecede hissettiriliyor kitapta..

Emir ve Hasan'ın hikayesini okurken, Afganistan'ın iç savaşının, bir ülkeye, bir halka, ne açlıklar, sefaletler, ne korkular yaşattığını, Afgan çocuklarının hiç çocuk olamadıkları o dünyada, fakirlik, cinsel istismar sıradanlaşmışken, babası başında olan bir ailenin kalmamış olmasının trajedisiyle, anneleri tarafından da sokağa ya da yetinmhanenin karın doyurma pahasına çocuklardan aldığı bedellere bırakılmasını;  kanım donarak okudum.

Ve ağladım. Afgan çocuklarına içim yanarak ağladım. Bu dünyanın bu kadar kötü olmasına, çocukların haklarının dış güçlerin çıkarlarına, politik kavgalara kurban gitmesine ağladım.  Hayallerle dolu, yaşamayı toprak damlı çadır bezinden kulübelerde dahi sevgiyle sürdürebilenlerin hayatların son bulmasına ağladım. Tüm bunların doğru olduğuna, herşeyin bu kitaptan ibaret olmadığına, bu hikayedeki tüm kötülüklerin var olmasına ağladım. Hasan'ın trajedisine, yalanlarıyla toprağa gömülüp gelenek ve toplum yüzünden acısıyla yok olanlara ağladım...

O dünya bizden uzakta;  ne bizim, ne de çocuklarımızın hayatının elimizden böyle acımasızca alınmadığına şükretme becilliğiyle, dünyanın herhangi bir yerinde, şuanda o acıları çekiyor olabilen çocuklar için ağladım.

 

10 Mayıs 2012 Perşembe

Biraz Yamuk mu Sanki?



İlginç bir kitaplık ile daha karşılaştım...
Yan yana, yukarıya çıktıkta daralan, sağa eğik raf dizisi şeklinde farklı bir tasarımı var.
Altlara kendi kitaplarınızı, üstlere ince çocuk kitapları koyabilmek için tasarlanmış olabilir mi acaba? Yoksa sadece benbir anlamlandırma çabası içinde miyim :)

8 Mayıs 2012 Salı

Uçurtma Avcısı'nı okuyorum...





Dün akşam yatarken Uçurtma Avcısı adlı kitaba başladım. Kapağı açmamla yüz sayfayı okuduktan sonra kapatmam bir oldu. Öyleki bir çırpıda, bir solukta okudum Emir ve Hasan'ın  çocukluğunu..

Sabah erkenden kalkıp işe gelmek olmasa, gece boyu öksürmekten uyuyamayıp ağlayan bebeğim hasta olmayıp kesintisiz uyusa, sabaha kadar okuyup bitirebilirdim bu güzel hikayeyi..

Heleki Cep Aynası   blogunda gördüğüm bu güzel kitaplığın önündeki, şu rahat koltuğa otursam; arkamı da rengarenk yumuşak yastıklara yaslasam ne de keyifle okurdum...

7 Mayıs 2012 Pazartesi

Erdal ÖZ Anıldı

 

Can Yayınları’nın kurucusu, 50 Kuşağı yazarlarından Erdal Öz 6 Mayıs’ta, ölümünün 6. yılında Şile’de anıldı. Öncelikle, 4 Mayıs Cuma günü, Şile’deki 75. Yıl İlköğretim Okulu’nda Erdal Öz anısına İstanbul ve çevresindeki tüm ilköğretim öğrencilerine yönelik olarak düzenlenen "Erdal Öz Çocuk Edebiyatı Yarışması"nda dereceye giren öğrencilere ödülleri verildi.
Erdal Öz Çocuk Edebiyatı Yarışması’nda birinci kademede ödül alanlar Selinsu Belen, Halit Özkan ve Güneş Öztürk olurken; ikinci kademede Gurur Kocapınar, Melisa Yılmaz ve Yağmur Çakmak ödüle değer görüldü.
6 Mayıs Pazar günü de, Erdal Öz'ün Şile'deki evinde ailesi, dostları, Can Çocuk ve Can Yayınları çalışanlarının bir araya geldiği bir yemek düzenlendi. Ardından, Şile’deki Kızılcaköy Mezarlığı’na gidilerek Erdal Öz’ün mezarına kır çiçekleri bırakıldı. (minifikirden alıntıdır)

Yemek Odasına Kitaplık


Kitaplık mı yemek odasına konulmuş, yoksa yemek masası mı kitaplıklı odaya konulmuş bilemedim..



6 Mayıs 2012 Pazar

Kadınları Anlama Klavuzu



Kadınları Anlama Klavucu demişler bu kitabın adına.

O kadar ki doluyuz, o kadar ki donanımlıyız yani. Bizleri, marifetlerimizi, özelliklerimizi anlatmaya sayfalar yetmez. Kitap gibiyiz derler ya; öyle çevir çevir oku durumundayız.

4 Mayıs 2012 Cuma



Çocuk Eğitimi El Kitabı, Haluk Yavuzer'in 'Çocuk ve gençlik psikolojisi' konusundaki otuz yıllık mesleki birikiminin kısa bir özetidir. Kitabın temel amacı, çocuklarıyla sağlıklı bir iletişim kurabilmeleri için, anne-babaların günlük hayatta karşılaştıkları eğitim ve iletişim sorunlarının çözümüne yönelik pratik önerilere yer verilmiş, yapılan pedagojik hatalar, olması gereken doğrularla birlikte ele alınmış, okumayı kolaylaştırmak için, her konu resimlerle desteklenmiştir.
Çocuk Eğitimi El Kitabı, 'kendini değiştirmek' konusunda 'istekli' ve 'kararlı' olan tüm anne babalar ve öğretmenler için, vazgeçilmez bir rehber olacaktır.
Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurul Başkanlığı tarafından ilk ve orta dereceli okul öğretmenlerine tavsiye edilmiştir. (arka kapak tanıtımından)

Pedagog Aylin İlden KOÇKAR'ın tavsiyesi üzerine aldığım kitap, resimlerle anne-baba & çocuk diyalogunun önce yanlış olanına, daha sonra da doğrusuna yer veriyor.

Kitaptan kendim adına, edindiğim en faydalı bilgi şu oldu: 'Çok zaman değil yoğun birliktelik, nicelik değil, zamanın niteliği önemlidir. Bu nedenle anne iş sonrası var olan zamanını yoğun bir şekilde çocuğuyla birlikte geçirdiği takdirde çocuk yeterli doyumu sağlar.'

Çalışıyor olmamdan ötürü çocuğumla yeterli vakit geçirememenin verdiği sızı, onu bırakmak, yanından ayrılmak düşüncesinin suçluluk duygusuyla kendimi maddeye yöneltip eve her akşam elimde çikolata ya da oyuncak ile gitme yanılgısında bulunmayıp, çocuğumla isteyerek, onun istediği şekilde, odasında, yerlerde, o istediği kadar oynayarak , birlikte yeni bir şeyler üretip el işi aktiviteleri yaparak ne kadar doğru bir yaklaşımda bulunduğumu  Prof Dr. Haluk YAVUZER'in bu kitabıyla daha iyi anladım.

Kitapta, 2003 yılında yapılan bir araştırmada; Çalışan Annelerin çocuklarının bilişsel işlemlerdeki performansının, çalışmayan annelerin çocuklarına göre daha yüksek düzeyde olduğunun saptandığı  anlatılınca yanlış yolda olmadığıma dair inancım pekişti.



2 Mayıs 2012 Çarşamba

Mebrure Oral'ın Tasarımı Kitap Rafı




    Mebrure Oral'ın TarGetBooks isimli rafı, tasarımında sahip olduğu cinfikirle okumayı daha da keyifli hale dönüştürüyor. Son dönemlerde bağımlısı olduğumuz tipografik tasarımlara farklı bir yorum getiren bu raf, okunmuş ve okunacak kitaplarınızı ayırabilme imkanı veriyor.


Tasarım Çalışma Odası



Böylesi de var...

Çalışma odası farklı objelerle düzenlenmiş, kavanozlarda el işi hobilerine yönelik olduğunu sandığım objeler var. Kitaplığını da derinliği olan tavana özel bir bölme şeklinde oluşturup bir merdiven aracılığıyla çıkılacak hale getirmişler.